Kara Kadans’ın 9 Nisan’da başlayan yolculuğunda birinci ayı doldururken, yerli post-punk gruplarını ve sanatçılarını öne çıkarma hedefinin ilk adımını atıyoruz. Söyleşi serisinin ilk bölümünde, altan ile yeni teklisi hakkında konuşuyoruz.

Altan Vardarlı, ‘altan’ isimli tek kişilik projesine 2019’da başladı. Sohbetimizde bu projeye neden ve nasıl başladığını; ona post-punk, darkwave ve synthpop gibi türlerde müzik yapmak için nelerin ilham verdiğini; ve bu müzik ve keşif yolculuğunun nerelere evrileceğini konuştuk. Davetimi kabul edip sorularımı cevapladığı ve yeni şarkısının heyecanını benimle de paylaştığı için altan’a bir kez daha buradan da teşekkür ediyorum.

Şimdi, 10 Mayıs’ta tüm platformlarda yerini alan ‘Zarar Ziyan’ arkada çalmaya devam ederken sohbetimize başlayalım.

10 Mayıs’ta yeni teklin Zarar Ziyan dinleyicilerle buluştu. Şarkıyı diğer müzik platformlarında yayınlanmadan önce Bandcamp profilinde dinlemiş ve bu söyleşi için sana ilk ulaştığımda “Yine gecelerimize uzun uzun eşlik edecek bir parça!” demiştim. Şarkıda da “Ziyan oluşum, gece kayboluşum…” diyorsun. Dinleyiciler belki kaybolmamak, belki de kaybolduklarında kulaklarında bir ses olsun diye bunu dinleyecekler. Sen dinleyicilerin bu şarkıdan ne çıkarmasını umuyorsun? Zarar Ziyan hangi temaları veya duyguları keşfediyor?

Yorumların için tekrardan çok teşekkür ederim. Bu şarkı dinleyicilerin hepsinde farklı bir fikir veya his oluşturacaktır ama benim vurgulamak istediğim; aslında hayatımızın istemediğimiz şeyleri yaparken ziyan olması, bunu fark etmememiz ve fark ettiğimizde pek de iyi hissetmememiz. Karamsar sözleri olmasına rağmen enerjik tutmak istedim parçayı, üzülürken dans da edelim.

Bu şarkı, solo projenin geniş anlatısına veya konseptine nasıl uyuyor ya da başka nerelerde duruyor?

Zarar Ziyan için, projenin yeni bir döneme girmesinin öncüsü diyebilirim. Sound’umun daha enerjik, blues/rock sound’un daha belirgin olacağı bir döneme giriyorum bu şarkıyla. Enstrüman çeşitliliği, yeni gitar tonları, vokal ve genel mix değişiklikleri, perküsyon ve davullarda değişiklikler gibi yenilikler üzerinde çalışıyorum. Bu değişiklikler hem sözlere hem de genel projeye yansıyacaktır.

Bize şarkının arkasındaki yaratıcı süreçten bahsedebilir misin?

Aslında uzun süredir bu parçada yakalamaya çalıştığım sound üzerinde çalışıyorum. Dinlediğim şeyler biraz değişti, bu da yaptığım işe yansıdı haliyle. Blues/rock gitarları ve post-punk’ı ortaklaştırmaya çalıştım. Vokale yeni mix teknikleri uyguladım ve layer’lar ekledim. Sözleri yazarken, kayıt ve prodüksiyon sırasında da bu şarkıda kendimi çöl ortasında hayal ettim.

“Dur, daha şarkı yeni çıktı!” diyebilirsin ama usuldendir, soracağım. Zarar Ziyan’dan sonra solo projen için sırada ne var? Mesela yeni iş birlikleri olacak mı? Albüm ne zaman?

Zarar Ziyan’ın da dahil olduğu bir albüm üzerine çalışıyorum bir süredir. Bu albümle beraber bir sound değişikliği olacak, biraz 60-70’ler Amerikan rock ve pop, biraz post-punk etkili bir albüm olacak diyebilirim. Temmuz-Ağustos gibi yayınlamayı düşünüyorum. Beraber çalıştığım kişiler var fakat iş birliği boyutunda bir proje yok henüz.

Dönüp tekrar baktığımda inanmakta zorlandım ama 4 yıldan biraz uzun bir sürede Zarar Ziyan ile beraber 37 şarkı yayınlamışsın! Sanırım hepsinin sözleri sana ait. Her biri birbirinden derin, tarifi ve baş edilmesi zor duyguları güçlü bir kalemle ele alıyor. Bu sözler nasıl ortaya çıkıyor, nasıl bir yazma sürecin oluyor? Bir de okumayı sevdiğin yazarlar ya da ilham aldığın söz yazarları var mı?

37 olduğunu ben de şimdi öğreniyorum, saymamıştım. Evet, 1-2 parçam hariç (Döngü ve Kifayetsiz, Yakup’a selamlar) tüm sözler bana ait. Sözleri yazma sürecim çok değişiyor. Gün içinde aklıma bir fikir gelirse not aldığım da oluyor, üstüne söz yazmadığım parçalar üzerine çalışırken spontane söz yazdığım da. Bazen de sadece söz yazmak için defterimi açtığım oluyor. Genellikle planlı bir şekilde değil içimden geldiği zaman söz yazıyorum. Söz yazarken kendi hissettiklerim dışında bir şey yazdığım pek olmuyor, nadiren kafamda bir karakter yaratıp onun ağzından sözleri yazıyorum ama o da benimle alakalı oluyor aslında. Genellikle psikoloji ve felsefe ile alakalı şeyler okumayı seviyorum. Bu aralar varoluşçu yazarları okuyorum. Camus, Sartre, Engin Geçtan, Ferhat Jak İçöz’ü örnek olarak verebilirim.

Buradan itibaren sorularımı biraz daha Kara Kadans’a ilham veren post-punk üzerinden soracağım. 2019’un sonlarında yayınladığın teklin ‘yapamadım’ ile başladığın yolculukta çok kısa sürede, Mayıs 2020’de ilk kısaçaların ‘Hubris’i dinleyiciyle paylaştın. Hubris’e kadar olan parçalarının daha çok indie pop/rock sularında yüzdüğünü söylemek doğru olur mu, bilmiyorum. Ancak Hubris ve Aciz ile müziğinde post-punk ve darkwave etkilerini daha net bir şekilde duyabiliyoruz. Bu soruyu, özellikle parçalar arasında kısa denebilecek bir vakit olduğu için soracağım. Sound’undaki bu değişimi nasıl değerlendiriyorsun?

Aslında bu projeye post-punk yapacağım diye başlamamıştım, sadece bir şeyler üretmek istiyordum. Bahsi geçen zamanlarda Ploho, Molchat Doma, Buerak gibi Rusça post-punk yapan grupları çok dinliyordum. Yeni şeyler dinledikçe ve keşfettikçe yaptığım müzik de doğal olarak değişti. Bu sound değişiminden memnunum. O parçaları pek sevmiyorum, yakında silerim belki 🙂

Bize müzikal geçmişinden ve post-punk ve darkwave türlerinde müzik yapmak için sana neyin ilham verdiğinden biraz daha bahsedebilir misin?

Küçük yaşlarda gitar çalmaya başladım herkes gibi. Daha sonra, liseye geçmeden, elektronik müzik prodüksiyonu yapmaya başladım, bununla beraber çeşitli enstrüman eğitimleri de aldım. Belli bir süre sadece elektronik müzik üretip İstanbul’un bazı kulüplerinde DJ’lik yaptım. Fakat arka planda şarkı söyleyip kaydediyordum eğlenmek için. Daha sonra, anlatmak istediklerimi elektronik müzikle anlatamadığımı fark ettim. Sonrası da doğal olarak, dinleyip üzerine düşündükçe gelişti. Post-punk hep dinlediğim türler arasındaydı fakat tam olarak post-punk yapmaya karar vermem Covid zamanında oldu. O berbat günlerde gece gündüz post-punk dinliyordum, bu sürede kendimle bağdaştırdım ve yapabilir miyim diye düşünüp denemeye başladım. Yaptıkça daha da çok bu janrın içine çekildim. 

Sound’unun tamamen post-punk veya darkwave ile sınırlı olduğunu söylemek elbette mümkün değil. İçerde indie ve synthpop, hatta iş birliklerinde Türkçe rap sürprizleri de var. Senin için birden fazla türde müzik yapmanın zorlukları ve kazanımları neler?

Ben de yaptığım müziği bir veya iki janr ile sınırlamıyorum. Birden fazla türde müzik yapmak, farklı tarzlardan beslenmemi ve bunları da yansıtabilmemi sağlıyor. Ancak konsept oluşturma veya şarkıların tutarlılığı konusunda farklı tarzlarda müzik üretmek çok da iyi değil. Ben müziği/müziğimi dürtüsel ve dışavurumcu olarak nitelendirdiğim için bu konularda bir endişem yok. Canım nasıl isterse öyle yapıyorum gibi 🙂

Sence Türkçe post-punk müzikte benzersiz unsurlar veya etkiler var mı? Ek olarak, “Türkiyeli/Türk post-punk” diye bir şeyin varlığından bahsedebilir miyiz dersin?

Bence Türkçe, post-punk’a bayağı uyumlu bir dil. Bunun etkisi olarak da gerek nağmeler gerek sözler olsun, Türkçe post-punk biraz ayrılıyor. Türkiyeli/Türk post-punk’ın varlığından bahsedebiliriz fakat bir sub-genre büyüklüğünde bahsedemeyiz bence. Müzikal anlamda o kadar ayrıldığını düşünmüyorum ama Türkçe post-punk’ın (özellikle She Past Away’in) global olarak post-punk’ı etkilediğini düşünüyorum.

Aslında son zamanlarda hem dünya çapında konserler veren hem de yeni yeni yerli izleyiciyle bağ kuran farklı gruplardan bahsedebiliriz. Onları düşününce, Türkiye’de post-punk sahnesinin gelişimini nasıl buluyorsun? Türkiye’deki post-punk sahnesiyle kişisel olarak nasıl bir bağ kuruyorsun, kendini bu evrimin neresinde görüyorsun?

Türkiye’de post-punk sahnesi yavaş yavaş emin adımlarla ilerliyor bence. Var olan müzisyenler/gruplar büyürken yeni gruplar da oluşmaya başlıyor. Şu an pek fazla üreticisi olmasa da bence oldukça fazla dinleyici mevcut Türkiye’de. Fakat son zamanlarda etkinlik mekanlarındaki azalma sebebiyle konser bakımından çok zayıf olduğunu düşünüyorum.

Peki, önümüzdeki günlerde seni nerelerde canlı dinleyebiliriz? Haziran’da Byzantion Fest var mesela, hangi gün ve saatte sahnede olacaksın? Bundan başka seni bu yıl nerelerde göreceğiz?

15 Haziran’da Byzantion Fest Sezon Açılış Partisi’nde saat 21.00’de sahnede olacağım. Yeni albümden parçaları çalacağım 🙂 Bu etkinlik haricinde henüz bir konser planı yok.

Byzantion Fest

altan’ın da açılış partisinde sahnede olacağı festivali takip etmek için @byzantionrec Instagram hesabını takip edebilir, etkinliğin biletlerine Biletix üzerinden ulaşabilirsin!

Söyleşi serisinin sonraki bölümlerinde hangi isimlerle bir araya gelmemizi istediğini Kara Kadans Instagram ve Bluesky hesaplarını takip ederek paylaşmayı unutma. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.