Karasal yayın lisansının iptal edilmesi nedeniyle 16 Ekim 2024’ten bu yana geçen iki haftadır hiç yorulmadan tekrarlamaya devam ediyoruz: Açık Radyo açık kalmalı!
Sinan Kutlu’nun hazırlayıp sunduğu, Açık Radyo’nun 1 Mayıs 2022’de başlayan 55. yayın döneminden bu yana hiç ara vermeden yayınlanan Lost Cosmonauts programının geçtiğimiz iki haftadır gerçekleşemeyen yayınlarının saatinde hem Açık Radyo ve programcıları ile dayanışmak hem de radyo/program dinleyicileri ile Kara Kadans okuyucularını bir araya getirmek için iki bölüme yer ayırmıştık. Lost Cosmonauts’u Kara Kadans’ta ağırlamaktan çok mutlu ve gururluyuz.
Bu hafta da, her Perşembe 23.00 – 00.00 arasında olduğu gibi, Lost Cosmonauts ve Açık Radyo ile beraber olacağız.
Lost Cosmonauts’un 15 Eylül 2022 tarihli 20. bölümünün tamamını aşağıda dinleyebilirsiniz. Ayrıca programın dökümünü ve seçkiye ait tüm parçaları yazının devamında bulabilirsiniz.
Keyifli dinlemeler!

Şu anda Açık Radyo dinleyen herkese iyi akşamlar.
Ben Sinan Kutlu. Her Perşembe gece yarısı 12’de Açık Radyo 95.0 frekansında yayına başlayan Lost Cosmonauts’un 20. bölümünde birlikteyiz. Hoş geldiniz.
Kayıp kozmonotlarla Soğuk Savaş döneminden günümüze, Berlin Duvarı’nın doğusundan ve batısından seslerin yörüngesinde yolculuğumuza eski Sovyetler Birliği coğrafyasından başlayarak Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Letonya gibi farklı eski Doğu Bloku ülkeleri; Almanya, Fransa, Büyük Britanya gibi Batı Avrupa ülkelerinin atmosferlerinde dolaşarak post-punk, new wave, synthwave, coldwave, minimal wave türlerinde titreşimlerin izini sürdükten sonra iki hafta önce rotayı Balkanlara çevirerek eski Yugoslavya topraklarına iniş yapmıştık.
Günümüzde Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Kosova ve Kuzey Makedonya ülkelerinin bulunduğu eski Yugoslavya coğrafyasında 1980’lerin başında ortaya çıkan Yugo New Wave veya Sırpça söylersek Novi Talas, Hırvat ve Sloven dillerindeki tabiriyle ise Novi Val yani Yeni Yugoslav Dalgası akımının temsilcisi sanatçıların şarkılarını dinlemeye bu akşam da devam edeceğiz.
Yugoslav Yeni Dalgasına ayırdığımız ilk iki hafta daha çok synthpop, electropop, minimal wave sularında gezinen topluluklara yer verdikten sonra bu hafta post-punk ve punk janr’larına yakın parçalar dinleyeceğiz. Müziğin yanı sıra, geçen haftaki yayında bahsetmek istediğim fakat süremiz kalmadığı için sıra gelmeyen, Soğuk Savaş dönemine dair birkaç casusluk filmine de göz atacağız.
İsterseniz şimdi bir parçayla müziğe başlayalım. Dinleyeceğimiz ilk şarkı, 1979’da Hırvatistan’da kurulan, dönemin hatırı sayılır gruplarından, müzikal altyapısında funk, reggae, ska renklerine de yer veren Haustor’un bence en iyi albümü 1985 tarihli Bolero’dan gelecek kaydın ismi Ena yani “Bu”. Kıpır kıpır uçuşan notaları ve kıvrak melodisiyle şarkı şimdi sizinle.
Hırvat grup Haustor’dan dinlediğimiz kaydın ardından Açık Radyo’da Lost Cosmonauts yayınına devam ediyoruz.
Programı takip edenler hatırlayacaklar. Geçtiğimiz haftalarda değindiğim gibi, Yugoslavya, Tito’nun Sovyetler Birliğiyle ayrışan sosyalizm anlayışıyla Batı Avrupa kültürüne diğer Doğu Bloku ülkelerinden görece daha açıktı ve 80’li yıllarda esen new wave rüzgarını temsil eden sanatçılar da bu akımın Batılı örneklerinden ilham alarak daha Avrupai bir müzik anlayışı geliştirdiler. Bu sanatçıların bazıları Avrupa new wave’inden aldıkları ilhamı bu coğrafyaya özgü folk müzik öğeleri ve enstrümanlarıyla harmanlayarak Balkan post-punk olarak nitelenebilecek kendine has bir tür yarattılar. Bu akşamki programda ağırlıklı olarak Balkan post-punk veya Yugo post-punk diyebileceğimiz tınılarda müzik yapan sanatçılardan kayıtlar dinleyeceğiz.
Sıradaki Yugoslav grubun adı Film. Şarkının ismi ise Neprilagođen, çevirirsek “Uygun veya Uyumlu Olmayan” gibi bir anlama geliyor. Şimdi Zagreb’de bir barın kapısından sokağa süzülen notalara kulak veriyoruz. Birazdan tekrar birlikte olacağız.
Zagrebli topluluk Film’den dinlediğimiz kaydın ardından Açık Radyo’da Lost Cosmonauts yayınına devam ediyoruz.
Sırada, Bosnalı topluluk Pauk var. Pauk’tan dinleyeceğimiz parçanın adı Balkanski Futur. Şimdi robotik tınılarıyla şarkıya kulak veriyoruz. Birazdan sohbete devam edeceğiz.
Bosnalı topluluk Pauk imzalı şarkı Balkanski Futur’un ardından Açık Radyo’da tekrar beraberiz.
Bu akşam, Soğuk Savaş döneminde geçen birkaç casusluk filminden bahsedeceğiz. Döneme ait sayısız film çekildi. Birazdan hakkında konuşacağımız filmlerin farklı bir özelliği var. Bu filmler 2018 yılında New York’ta kurulan, casus ve süper kahraman hikayeleri ve deneyimleriyle insanlara kendi süper güçlerini keşfetmeleri için ilham vermeyi amaçlayan deneysel bir müze olan Spyscape’in yayınladığı; CIA, KGB, Mossad gibi farklı gizli servislerden 25 istihbarat ajanının fikri alınarak onların favori Soğuk Savaş dönemi filmlerinden oluşturulan 17 filmlik bir listede yer alıyorlar. Listedeki her filmden bahsetmeyeceğiz fakat sıralamaya giren en iyi 4 Soğuk Savaş casusluk filmi hakkında konuşacağız bu akşam. Filmlere geçmeden önce bir şarkıyla müziğe dönelim.
Sırada birkaç yüksek tempolu, programın başında bahsettiğim Balkan punk tarzında şarkı var. Bunlardan ilki 1980’lerin ikonik Yugoslav topluluklarından Azra’ya ait. Užas Je Moja Furka yani “Uzas Benim Kızım” adlı kayıt şimdi siz Açık Radyo dinleyicileriyle.
Açık Radyo 95.0 frekansında Lost Cosmonauts yayınında tekrar birlikteyiz.
Şimdi şarkıdan önce söz ettiğim New York merkezli casusluk müzesi Spyscape tarafından Amerika, Ingiltere, Rusya, İsrail gibi casuslukta etkin ülkelerin ajanlarının seçtiği “En İyi Soğuk Savaş Dönemi Casusluk Filmleri” listesine giren filmler hakkında konuşacağız. İlk dört filmden dördüncüsü The Hunt for Red October, Türkiye’de “Kızıl Ekim” adıyla gösterilen unutulmaz bir filmdi. Dünyanın en ünlü ajanı James Bond’u canlandıran İskoç aktör Sean Connery’nin Sovyet denizaltı kaptanı Marko Ramius’u canlandırdığı filmde, kaptanın ordunun verdiği emirlere itaat etmeyerek iltica etmek amacıyla Amerika’nın doğu kıyısına doğru yola çıkması ve Kızıl Ekim adlı denizaltının balistik füze saldırısı yapmasından korkan Amerikan donanmasıyla arasında yaşananlar anlatılıyor. John McTiernan tarafından 1990 yılında çekilen film, Amerikan yanlısı tutumu hariç, olay örgüsü ve yüksek gerilimiyle oldukça başarılı bir casusluk hikayesi.
Evet, en iyi üçüncü Soğuk Savaş casusluk filminden bahsetmeden önce bir parça dinleyelim. Sırada yine bir Yugo punk şarkısı var. Birazdan Zabranjeno Pušenje yani “Sigara İçmek Yasaktır” adlı topluluktan Anarhija all over Baščaršija yani “Bütün Baščaršija’da Anarşi” isimli kaydı dinleyeceğiz. Bu arada, Saraybosna’da bulunan eski bir Osmanlı semtinin adı Baščaršija. Şimdi yüksek ritmiyle bu Balkan punk klasiği radyonuzda sizinle. Sesi biraz açabilirsiniz. Birazdan tekrar burada birlikteyiz.
Burası Açık Radyo 95.0. Bu akşam kayıp kozmonotlarla birlikte eski Yugoslavya’dayız ve bu coğrafyadan post-punk sanatçılarına yer verdiğimiz yayında beraberiz. Hızımızı kesmeden yine oldukça yüksek tempolu bir kayıtla müziğe devam ediyoruz. Sırada, dönemin en dikkat çeken gruplarından Idoli var. Idoli’den dinleyeceğimiz parça Kenozoik. Şimdi gitarlarıyla ve vokalleriyle fırtına gibi esen şarkıya kulak veriyoruz.
Açık Radyo’da Lost Cosmonauts’ta tekrar birlikteyiz.
Şimdi Spyscape Müzesi tarafından hazırlanan “En İyi Soğuk Savaş Dönemi Casusluk Filmleri” listesinde üçüncü sırada bulunan filmden bahsetmek istiyorum. 1965’te yönetmen Martin Ritt tarafından çekilen filmin ismi The Spy Who Came in From the Cold yani “Soğuktan Gelen Casus”. Film, emekli olmaya hazırlanan, ancak yakalanan meslektaşları hakkında bilgi toplamak için Doğu Almanya’da son bir gizli görev üstlenen bir İngiliz ajanın öyküsünü anlatıyor. Filmde ajanı ünlü ve çok usta İngiliz aktör Richard Burton canlandırıyordu. Çok iyi bir oyunculuk sergiliyor film boyunca. Jüride bulunan 25 eski casustan beşi, John le Carré’nin 1963 tarihli romanından uyarlanan filmi listelerinin en başına koydular. Bunlardan biri, “Günümüzde hâlâ geçerli olan dezenformasyon yayma konusunu ele alışını ve izleyicilerin casusluğun yalnız bir oyun olduğunu görmelerini seviyorum”; bir diğeri ise, “Soğuk Savaş casusluğunun ruh halini, ahlakî gerginliklerini ve psikolojik yönlerini yakalıyor” diye yorum yapmışlar. Nefes kesen ritmiyle gerçekten çok başarılı bir casusluk filmi. Merak edenler izlesinler mutlaka.
Şimdi müziğe devam edelim. Sıradaki parça, Ekatarina Velika isimli topluluktan. Grubun ismi son Rus İmparatoriçesi Katerina’ya gönderme yapıyor. Kısaca EKV olarak da bilinen grup yine dönemin efsanevi topluluklarından biri. EKV’den dinleyeceğimiz, cayır cayır yanan şarkı Krug şimdi Açık Radyo’da sizlerle.
Lost Cosmonauts hemen bir şarkıyla devam ediyor. Sıradaki şarkı, Boa adlı topluluktan Pravda. Oldukça eklektik bir sound’a sahip olan bu sıkı kayıt, şimdi Açık Radyo’da siz sevgili dinleyicilerle.
Parçanın ardından Açık Radyo’da yayına Spyscape tarafından hazırlanan “En İyi Soğuk Savaş Casusluk Filmleri” listesinin ikinci sırasındaki filmle devam ediyoruz. Filmin ismi, Three Days of the Condor. Türkiye’de “Akbabanın Üç Günü” adıyla gösterime girmişti. Ünlü Amerikan yönetmen Sydney Pollack imzası taşıyan 1975 tarihli filmde Robert Redford’un canlandırdığı CIA kod kırıcısı Turner, teşkilatın meslektaşlarını öldürdüğünden şüphelenmesinin ardından bunu kanıtlamak için yola çıkıyor ve başına gelenler anlatılıyor. CIA’in gizli operasyonlarının iç yüzünü gözler önüne seren film, casusluk filmlerini sevenler için bence kaçırılmayacak bir sinema şöleni.
Şimdi bir parça dinlemek için 1980’lerin Yugoslavyasına dönüyoruz. Sırada Belgradlı bir grup, Propaganda var. Hipnotik, endişeli ve kaygılı tınısıyla Ponovo U Beogradu yani “Yine Belgrad’da” adlı kayıtla Propaganda, radyonuzda.
Bu huzursuz kayıttan sonra tempoyu biraz düşürüyoruz. Israrcı gitar riff’leriyle kulağı yakalayan fakat sakince bir şarkı var sırada. Jarboli adlı topluluğa ait şarkının ismi Samo Ponekad, dilimize “Arada Sırada” ya da “Bazen” olarak çevrilebilir. Şarkının ardından, gerçek ajanların seçtiği “En İyi Soğuk Savaş Casusluk Filmleri” listesinin 1 numaralı filmiyle tekrar burada olacağız. Şimdi Jarboli’den Samo Ponekad, radyonuzda sizlerle.
Jarboli’den dinlediğimiz Samo Ponekad adlı kayıttan sonra Soğuk Savaş filmlerine geri dönüyoruz. Bu döneme ait en iyi casusluk filmleri anketine katılan 25 gerçek ajanın 12’sinin en iyi film seçtiği film, Türkiye’de “Köstebek” adıyla bilinen, Tinker Tailor Soldier Spy. Aslında 1979 tarihinde bir BBC dizisi olarak çekilen Köstebek, 2011’de sinemaya uyarlandı. Kısaca konusundan bahsedersek… MI6 içine sızmış bir Sovyet casusunu deşifre etme görevi, George Smiley isimli ajana verilir. Filmde bu ajanı Gary Oldman canlandırıyordu. Yine casusluk romanlarının usta kalemi John le Carré’nin eserinden uyarlanan film, Budapeşte’den İstanbul’a uzanan nefes kesici bir kurguyla aktarılan hikayesiyle bence bu türün çok iyi bir örneği. Dileyenler filmin yanı sıra orijinal BBC dizisi versiyonunu da seyredebilirler.
Şimdi yine bir parçayla müzik dinleyelim. Sırada 90’lı yıllardan bir topluluk olan Jakarta var. Dinleyeceğimiz şarkının ismi San Je Jak. Bence pürüzsüz akan, kusursuz bir beste. Şimdi hep birlikte dinliyoruz.
Lost Cosmonauts’ta yayına iki şarkıyla devam ediyoruz ve gece ilerlerken ritmi iyice düşürüyoruz.
Sırada, geçen haftalarda dinlediğimiz gruplardan Borghesia ve Električni Orgazam var. Borghesia’dan dinleyeceğimiz ilk parça funk esintili bir new wave kaydı, ismi Brisk Vomit. Dinleyeceğimiz ikinci parça ise Električni Orgazam imzalı Krokodili Dolaze yani “Timsahlar Geliyor” şimdi Açık Radyo’da sizlerle.
Açık Radyo’da bu akşam Lost Cosmonaust yayınının sonuna gelmek üzereyiz. Bu akşam iki haftadır eski Yugoslavya coğrafyasında sürdürdüğümüz seyahate, new wave ve Balkan post-punk türünden örneklerle devam ettik. Lost Cosmonauts gelecek Perşembe gece yarısı 12’de yine Açık Radyo 95.0 frekansında yayında olacak ve meçhul bir yörüngede yolculuğuna devam edecek. Dinleyen herkese teşekkürler.
Ben Sinan Kutlu. Haftaya görüşmek üzere. Siz sevgili Açık Radyo dinleyicilerine iyi geceler diliyorum. Hoşça kalın.
Açık Radyo
15.09.2022




